Antalya İlçeleri Hakkında Bilgiler - ANTALYA

ANTALYA - Akseki Eski adı Marla olan Akseki, Toroslar üzerinde kurulmuştur. Daha sonra Selçuklu ve Osmanlı yönetimine geçen ilçede, Roma İmparatorluğu dönemlerinden bu yana toplumların yaşadığı bilinmektedir. Malazgirt savaşından sonra Türk varlığı gün be gün artmış daha çok oğuzların afşar boyuna ait türkmenler yerleşmiştir. 1872'de Alanya'dan ayrılan Akseki, 1901 yılında Antalya Konya Eyaleti dahilinde bağımsız bir sancak olmuştur. Bu arada Akseki ilçesinin sınırları daraltılmış, bazı köyler Seydişehir ilçesine bırakılmıştır. İbradı, önceleri bir kasabayken, 1991 yılında ilçe yapılarak Akseki'den ayrılmıştır.

Coğrafi konum;

Kardelen çiçeğinin ana yurdu olarak bilinen Akseki ilçesi, Antalya iline bağlı Batı Torosların güneyinde kurulmuş bir ilçedir. Doğusunda Gündoğmuş, Bozkır, batısında Manavgat, İbradı, kuzeyinde Beyşehir, Seydişehir, güneyinde Manavgat ve Gündoğmuş ilçeleri yer alır.

Yüzölçümü; 2390 kilometrekare, rakımı 1050 m'dir (merkez). İlçenin coğrafi yapısı Manavgat Irmağının oluşturduğu büyük bir vadi ile engebeli ve dağlık bir görünüme sahiptir. İlçenin büyük bir çoğ Kartallı Mağara (Bağarcık) Kuyucak, Düdencik Mağarası(Çınardibi), Bucakalan Mağarası, Göktepe Yaylası, Çimi Yaylası, Irmak Vadisi ilçenin diğer çekiciliği olan yerlerdir. Akseki'de; karasal iklim görülür. Ortalama sıcaklık 13,1 derece olup maksimum sıcaklık 36,7 derecedir. Akseki'de kışın sıcaklık -20 dereceye kadar düşebilmektedir.



ANTALYA - Aksu, Antalya Büyükşehir Belediyesine bağlı ilçelerden birisidir. Batısında Muratpaşa, Kepez ve Döşemealtı doğusunda Serik ilçeleri bulunur. Akdeniz'e de küçük bir kıyı şeridiyle bağlantısı olan ilçenin kuzeyinde ise Burdur ili bulunmaktadır. İlçe 2008 yılında merkez ilçenin doğusunda kuzey - güney yönünde dağınık halde bulunan birçok mahallenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. İlçenin merkezi Aksu Çayı'nın batısındadır. Şu anki ilçe merkezi olan bölge Antalya - Alanya yolu üzerinde olması, civardaki tüm köylerin pazarı olması, eski Anadolu Öğretmen Okulu'nun bulunması ve iplik fabrikasına yakın olması gibi çeşitli faktörlerle gelişmiştir. 2008 yılında ilçe merkezi olmasından sonra çeşitli bankaların şubeleri de bölgede faaliyet göstermeye başlamıştır.

İlçe ekonomisi tarım ve turizme dayanmaktadır. Antik Perge kenti, Kurşunlu Şelalesi EXPO Fuar Merkezi ilçe sınırları içerisinde yer almaktadır.


ANTALYA - Alanya, Türkiye'nin Akdeniz Bölgesi'deki Antalya iline bağlı bir turizm ilçesidir. Şehir merkezine uzaklığı 154 kilometredir. Türkiye'nin güney sahillerinde bulunan Alanya, 1.598,51 km2'lik bir alana sahiptir ve 2015'de nüfusu ("TUIK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS)" sistemine gore) 291.643 kişidir. Alanya ilçesi idari olarak Antalya iline bağlıdır, Alanya Belediyesi ve ilçesi de Antalya Büyükşehir Belediyesi sorumluluk alanına girmiştir. Alanya'ya 45 kilometre mesafede bulunan Alanya Gazipaşa Havalimanı 2012 yılında faaliyete geçmiştir.

Stratejik konumu bakımından; 

Akdeniz'in kıyı kesimlerinde küçük bir yarımada şeklindedir. Kuzeyinde Toros Dağları uzanır. Alanya tarih boyunca, , Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi imparatorluklar için Akdeniz'de önemli bir kale vazifesi görmüştür. Selçuklu zamanında, I. Alaeddin Keykubad yönetimi altındaki bölge, jeopolitik bir önem kazanmıştır. Şehrin bugünkü sembollerinden Kızıl Kule, tersane ve Alanya Kalesi bu dönemde yapılmıştır.

Bölgede Akdeniz ikliminin özellikleri görülmektedir. Kışın ılık ve yazın sıcak geçer. Turizm açısından Türkiye'de yüzde dokuzluk bir paya sahipken Yabancıların Türkiye'de mülk alımında ise yüzde otuzluk bir paya sahiptir. Turizm, özellikle 1958'lerden sonra gelişmeye başlayarak, ilçedeki en etkin iş kolu haline gelmiş ve bu durum bölgede nüfus artışını meydana getirmiştir. Sıcak iklimi sayesinde birçok sportif faaliyet ve kültürel etkinliğe elverişlidir. İlçenin belediye başkanlığını 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde göreve seçilen Adem Murat Yücel yapmaktadır.


ANTALYA - Demre (Eski adı, Kale), Antalya ilinin turistik ilçelerinden birisidir. Myra (Demre) her zaman Likya'nın en önemli şehirlerinden birisi olarak bilinir. En erken sikkeler MÖ 3. yüzyıl tarihlenir. Fakat şehrin en azından MÖ 5. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir. Roma egemenliği döneminde Myra gelişmiş ve zenginleşmiş şehirliler sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır. Sen Pol Roma'ya gitmek için Andriake Limanından hareket etmeden evvel M.S. 6. yüzyılda şehri ziyaret etmiştir. Bizans döneminde Myra önemli bir idari ve dini bir merkez olmuştur. Piskoposluk merkezi de olan Myra'da St. Nicholaus IV. yüzyıl başında Piskopos olarak görev yapmış; halka kendini sevdirmiş, inancı uğruna çok acılar çekmiştir.

Myra o zamandan sonra hep haç yollu yapılan bir yer olmuştur. Bu bakımdan Demre Hıristiyan Dünyasının her bakımdan ilgisini çekmiştir. Her yıl 6 Aralık'ta Noel Baba etkinliklerini yapmak geleneksel hale gelmiştir. Myra gibi önemli bir şehirden kalabileceği beklenen kalıntıların birçoğunu bugün Demre'de göremiyoruz. Likya'nın en büyük tiyatrosundan kalanlar bugün ayaktadır ve bu aynı zamanda Likya'nın en iyi korunmuş tiyatrosudur. 29 oturma sırası ve 9-10 bin seyirci kapasiteli tiyatro tepeye yaslanmıştır. Bugün bile bazen festival ve oyunlar için kullanılmaktadır.

Myra metropoli muhtelif tip Likya mezarlarını önemli örneklerini ihtiva etmektedir. Tiyatro doğu ve batı metropoli diye ikiye ayrılmış ve Myra'nın arkasında yükselen kayalık, tepede kurulmuştur. Kayalar oyularak mezarlar kabartma ve yazılarla süslenmiştir. Başka önemli bir kalıntı St. Nicholaus kilisesidir. Kilise bugün 7 m. toprak seviyesinin altındadır. St. Nicholaus kemikleri kilise içindeki mermer bir mezarda bulunuyordu. Fakat bazı kemikler İtalyanlar tarafından çalınmış ve Bari'ye kaçırılmıştır. Bir Rus Prensi 1862 yılında Kiliseyi restore ettirmiş olup, St. Nicholaus Rusya'da çok kutsal sayılmaktadır. Ruslar bir kilise çanı ilave ederek kubbeyi bir ilaç tonozu ile değiştirmişlerdir. St.Nicholaus çocukları, gemicilerin ve ağır işlerde çalışan işçilerin koruyucu azizidir. Bilindiği üzere de bütün Dünya çocuklarının Noel Babasıdır.

İlk defa 1904 yılında Eynihal adıyla köy statüsüne kavuşan Demre; 6 Haziran 1968 yılında 4 mahallenin birleşmesiyle Belediyelik; 4 Temmuz 1987 günü Kale adıyla ilçe olmuştur. İlçe 2005 yılında Demre adını almıştır.


ANTALYA - Döşemealtı, 2008 yılında kurulan Antalya ilinin merkez ilçelerinden biridir. Antalya'nın kuzeyinde yer alır. El dokuması halılarıyla ünlüdür. Nüfusu 58.250'dir. 35 mahallesi vardır. Adını Düden Şelalesi'ni besleyen Kırkgöz Gölü'nden alarak 1934 yılında Korkuteli Kızılcadağ ve çevre köylerinden gelen aileler ve daha sonra zamanın Antalya Valisi Haşim İşcan tarafından 60 adet iskân evi yaptırılmış ve bu konutlara Kıbrıs’tan gelen 60 Türk vatandaşı aile yerleştirilmesiyle Kırkgöz Yeniköy adında bir köy kurulmuştur. Bölgede göçebe olarak yaşayan Yörüklerin de yerleşik düzene geçmesiyle genişleyen bir köy olmuştur. Antalya’ya 20 km uzaklıkta olup, Antalya –Burdur karayolu üzerindedir.

Antik çağda Pamfilya kentleri ile Pisidia kentlerinin birbirine bağlayan yollardan birisi olan Derbent boğazındaki döşeme taş yolundan almıştır. Bizans, Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde de işlevini sürdürmüş olan döşeme yol yakın zamana kadar Yörükler tarafından göç yolu olarak kullanılmıştır. Döşeme taşlardan oluşan bu yol döşemealtı platosuna adını vermiş olup 4 m genişliğindedir. Bu nedenle yöre halkı“ döşeme” yolun geçtiği boğazı “döşeme boğazı”, yolun altında kalan düzlüğü de; “ Döşemealtı” olarak adlandırmıştır.

Kırkgöz Yeniköy kurulmazdan önce Osmanlı zamanında bölgede yaşayan Karabayırlı, Nebilerli, Karamanlı, Yeni Osmanlı yörükleri küçük köyler ve obalar oluşturmuşlardır. Bu köyler ve obalara döşeme antik yolun alt kesiminde yer alması nedeniyle Döşemealtı köyleri denilmektedir.

1970’li yıllarda Yeniköy Nahiye Müdürlüğü olması nedeni ile Kepez üstünde bulunan; Duacı, Kirişçiler, Kevşirler, Başköy, Odabaşı, Selimiye, Dereli, Çıplaklı, Kızıllı, Ekşili, Karaveliler, Killik, Camili, Ahırtaş, Bıyıklı, Kömürcüler, Yağca, Çığlık, Nebiler, Yukarı Karaman (Şimdi Düzlerçamı), Yeşilbayır, Dağbeli, Bademağacı köyleri Yeniköy nahiyesine bağlanmıştır.

1973 yılında Dağbeli ve Bademağacı'nda Belediye teşkilatları kurulmuştur.

Kırkgöz-Yeniköy 17 Aralık 1977 tarihinde 2.711 nüfusa ulaşarak belediye teşkilatı kurmuş Yeleşim alanının ismi Yeniköy olmasına rağmen belediyenin ismi “Döşemealtı Belediyesi” olarak tescil edilmiştir.

Döşemealtı'nda bulunan köylerinden olan Yeşilbayır' da, 1994 yılında nüfusu 2000 in üzerine çıkması sonucu Yeşilbayır Belediyesi kurulmuştur. 1999 yılında ise yine Döşemealtı köyü olan Yukarıkaraman ve Nebiler Köylerinin birleşmesi sonucu Düzlerçamı Belediyesi, Çığlık Köyünde ise ÇIĞLIK BELEDİYESİ kurulmuştur.

2005 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi' nin sınırları genişlemesi sonucu, Döşemealtı'nda bulunan Döşemealtı Belediyesi, Yeşilbayır, Düzlerçamı Belediyesi, Çığlık Belediyesi Büyükşehir sınırlarına Alt Kademe Belde Belediyesi olarak katılmışlardır. Aynı tarihte Çıplaklı Köy Tüzel Kişiliği sona ermesiyle Döşemealtı Belediyesi'ne mahalle olarak katılmıştır.

5747 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 06.03.2008 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte Düzlerçamı, Yeşilbayır ve Çığlık ilk kademe belediyelerinin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleleri ile birlikte Döşemealtı İlk Kademe Belediyesine katılmıştır. Döşemealtı merkez olmak ve ekli (4) sayılı listede adları yazılı köyler bağlanmak üzere Antalya İlinde Döşemealtı, ilçesi kurulmuştur.

Döşemealtı İlçesine bağlı Beldeler;

Dağbeli, Bademağacı, Ekşili ve Karaveliler. Döşemealtı İlçesine bağlı Köyler; Ahırtaş,, Akkoç, Aşağıoba, Bıyıklı, Camili, Dereli, Ilıca, Karataş, Kevşirler, Killik, Kovanlık, Kömürcüler, Selimiye, Yağca. Döşemealtı İlçe Merkezi Mahalleleri; Altınkale Mah, Yeşilbayır Mah, Ayanlar Mah, Aydınlar Mah, Orta Mahalle, Çığlık Mah, Düzlerçamı Mah, Karaman Mah, Nebiler Mah, Yalınlı Mah, Çıplaklı Mah, Tomalar Mah, Bahçeyaka Mah, Yeniköy Mah.

Tarım ve sanayi; İlçe uzun yıllar tarıma dayalı bir ekonomiye sahip olmuş; başta pamuk, zeytin, buğday, arpa, mısır, yulaf, susam, soğan, narenciye ile her türlü sebze ve meyve üreticiliği geçim kaynağı olmuştur. Ayrıca küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığı ile Döşemealtı halısı dokumacılığı başka bir geçim kaynağını oluşturmuştur. Fakat günümüzde bölgenin imara açılmış olması tarım arazilerinin azalmasına sebep olmuş, Organize Sanayi Bölgesinin kurulması ile iş istihdamı bu yöne kaymıştır.

Nüfus; Döşemealtı İlçesine 2004 yılında 5393 sayılı yasa ile Çıplaklı mahallesi 4. mahalle olarak katılmış,6450 olan nüfusu 7311’e, 2007 yılı sayımları ile de 12.078’e ulaşmıştır. 5747 sayılı,"Büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde ilçe kurulması ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun”ile Yeşilbayır, Düzlerçamı ve Çığlık belediyelerinin kapatılıp mahalleye dönüştürülmesiyle Antalya da kurulan 5 merkez ilçeden birisi olmuş ve bu katılımlarla nüfusu 25.000’e çıkmıştır.


ANTALYA - Elmalı, Muğla iline sınırı olan Antalya iline bağlı bir ilçedir. Antalya şehrinin 114 km batısındadır. Coğrafi konum; Elmalı ilçesi, Güney Anadolu’yu kapsayan Toros Dağları'nın Batı Akdeniz Bölgesi'nde uzanan kıvrımları arasına sıkışmış çanak şeklindeki bir plato üzerinde kurulmuştur. Kuzey yarımküre 46-46 doğu meridyen düzleminde ve 2503 m yüksekliğe varan Elmalı Dağı'nın güney eteğindedir.

Elmalı ilçesi, Toros Dağları'nın bir kolu olan Beydağları ile çevrili olup, şehir merkezinin bulunduğu yer adeta bir çanağı andırır. Bu çanak içinde ilçenin kuzeyinde Elmalı Dağı, doğusunda Tilkicilik Tepesi, batısında Topdağı Tepesi, güneyinde de Elmalı Ovası yer almaktadır.

Akarsuları düzenli bir rejim göstermez. Dağların eriyen karlarından oluşan çay ve dereler yukarıda belirtilen ovaların bazı yerlerin sulanmasında önemli rol oynar. 4 tarafının dağlarla çevrili olmasından dolayı ilçe, Akdeniz'den gelen ılık ve nemli hava kütlelerinin etkisine kapalı kalır dolayısıyla Akdeniz Bölgesi'nde bulunduğu halde karasal iklimin özellikleri daha ağır basmaktadır. İlçenin alçak kesimleri antropojen bozkırlarla kaplı iken yüksek kesimlerde yer yer ardıç ve sedir topluluklarına da rastlanır.


ANTALYA - Finike, Antalya'nın batısında yer alan turistik bir ilçedir. Doğuda Kumluca, kuzeyde Elmalı, kuzeybatıda Kaş ve batıda da Demre ilçeleriyle çevrilmiştir.

Eski ismi Phoenicus. Fenikeliler tarafından M.Ö. 500'lerde, liman kenti olarak kurulmuşdur. Finike ilçesi antik çağda ise Likya (Teke Yarımadası) olarak adlandırılan bölgede bulunmaktadır. Teke Yarımadası'nda M.Ö. 3. bin yıldan beri yerleşim vardır. Fakat yapılan arkeolojik araştırmalar bu bölgede M.Ö. 2. Bin yıldan eskiye giden bir kent henüz tespit etmemiştir. Bununla birlikte bölgenin günümüzde kullanılan resmi isminin tarihsel herhangi bir geçmişi bulunmamakla birlikte, Fenike isminin cumhuriyetin ilanından sonra ülke genelinde yaygın bir kamu politikası halini almış olan türkçeleştirme hareketi kapsamında 1937 yılında dönemin İç İşleri Bakanlığı Dahiliye Nezareti tarafından çıkarılan vilayetler tüzüğü ile değiştirildiği bilinmektedir.

İlçenin temel ekonomik geçim kaynağını iç turizm ve tarım oluşturmaktadır. İlçede yetiştirilen tarım ürünleri arasından portakal ve mandalina ön plana çıkmaktadır. Bununla birlikte, portakal üretimi ile ünlü olduğu düşünülen ilçede sanıldığının aksine Antalya'nın diğer ilçelerinde olduğu gibi portakal üretimi için elverişli tarım alanları bulunmamaktadır. Portakalın ilçeye 1960'lı yılların sonunda kıbrıslı rumlar ve yahudi denizciler tarafından ithal edildiği, portakal yetiştiriciliğine bu tarihten sonra başlandığı Üsküdar Üniversitesi Tarih Ana Bilim dalı doçenti Prof. Ahmet Kırgıç'ın 2011 yılında Doğan Yayınları'ndan basımı yapılan "Yakın Tarih ve Türkiye'de Tarım" adlı araştırma kitabında yer verilmiştir. Ayrıca, Akdeniz Üniversitesi Gıda Teknolojileri Enstitüsü Dekan Yardımcısı Sena Gürbüz'ün önderliğinde yürütülen "Türkiye'de Tarımın Geleceği" projesi kapsamında 2013 yılında sonuçlandırılan araştırma çalışmaları neticesinde Fenike bölgesinde tarımsal üretime ayrılmış olan topraklardaki hızlı kil oranı artışı nedeniyle portakal üretiminin en geç 2035 yılında tamamen biteceği öngörülmüştür.

Ekonomi; Finike ilçesi ve çevresinde hakim olan ekonomik yapı tarımsal karakterlidir ve varolan ticaret ve sanayi de tarımsal yapıya dayanmaktadır. Yörede en büyük geçim kaynağı turfanda sebzecilik ve narenciyedir. Bunun yanı sıra bölgede az da olsa balıkçılık vardır. Yörede tarımın ve turizmin mevsimlik oluşu, farklı zaman dilimlerinde yoğunluk kazanmaları yörede yeni gelişmeye başlayan turizmin, tarıma alternatif bir gelir kaynağı olmaktan ziyade, bir ek gelir kaynağı olabileceğini göstermektedir. Bu da yöre tarımın ve turizminin birbirlerini mevsimsel özellikleriyle dengelemesi, yörenin mevsimsel işsizlik sorunun kısmen çözülmesi demektir.


ANTALYA - Gazipaşa, Antalya ilinin en doğusunda yer alan ilçesi. Gazipaşa'nın bilinmeyen veya tahmin edilen tarihi, tarihi perspektif içerisinde oldukça derinlere uzanmaktadır. Ana hatlarıyla bu tarihsel serüveni MÖ 2000'lerde başlar. Hititlerin bir kolu olan Luviler yine Hititlerin Kizzuvatna (Çukurova bölgesi) ve Arzava (Antalya yöresi) ülkeleri diye adlandırdıkları bölgede yaşamışlardır. Gazipaşa'da bu bölge içinde kalması nedeniyle ilçenin tarihi yolculuğa Luvilerle - Hititlerle başlamış olması kuvvetle muhtemeldir. Nitekim Karatepe (Sivaslı) civarındaki harabaler içinde yer alan aslan kalıntıları bu bilgileri doğrular niteliktedir.

Gazipaşa'nın tarihsel yolculuğu içindeki önemli bir kilometre taşı da MÖ 628 yıllarıdır. Selinus adıyla tarihte iki kent mevcuttur. Sicilya'da Yunan Mağara - Hyblaia halkı tarafından bu tarihte bir site devleti olarak kurulan Selinus, diğeri Anadolu'nun güneyindeki Selinus. Kilikya Bölgesi'nde ve Hacımusa (Kestros) Çayı'nın iki yakasında kurulmuş liman kentidir. Kalesi ise şimdiki kale kalıntılarının bulunduğu yerde olup o zamanlar ada konumunda idi. Buradan başta Mısır olmak üzere, o günün ticaret merkezleri ile deniz ticareti yapılmakta idi.

Yunan yönetiminden MÖ 197'de Antiokhos dolayısıyla Roma egemenliğine geçen kente M.S. 1. yüzyılda Akdeniz kıyılarının doğu seferine çıkan Roma Kralı Trojan hastalanarak Selinus limanına gelmiş ve bir tüccarın evine konuk olmuş, daha sonra iyileşemeyerek burada ölmüştür. Yerine tahta geçecek olan Hadrianus, Selinus' a gelerek cenazeyi Roma'ya götürmüş, anısmada bir mezar yaptırmıştır. Bu nedenle de Selinus'un bir süre Traianapolis adıyla anıldığı Hıristiyanlık döneminde ise Seleukeia - Silifke Başpiskoposluğu'na bağlı Piskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir. MÖ 1. yüzyılda başlayan Roma İmparatorluğu dönemi, bu devletin Anadolu sınırları içinde bulunan Gazipaşa'da 6. yüzyıla kadar devam etmiştir.

M.S. 6. yüzyıldan başlarak Güney Akdeniz Bizans İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiş, 12. yüzyılın ilk yarısında Kilikya Ermeni Krallığı'na bağlanmış, dönemde Gazipaşa, Antalya ve Alanya ile birlikte Pamfilya'nın Türkleşmesi süreci içinde Selinus, Selçuklu Sultanı I. Alaaddin Keykubat'ın 1221 yılında Alanya'yı, 1225'e kadar da buradan itibaren belki de Toroslar'dan kaynaklanıp şehir merkezinden geçerek denize karışan beş büyük çayın zaman zaman sel baskınına neden olması dolayısıyla Selinti olarak anılmaya başlanmıştır. Ancak Selçukluların Alanya hariç fethi kısa sürmüş ve 1243'te 2. Gıyaseddin'in Kösedağ Savaşı'nda İlhanlılar'a yenilmesinden yararlanan Ermeniler burayı yeniden ele geçirmiş ve 1275'te Karamanoğluların fethine kadar onların elinde kalmıştır. 1270'lerdeki Moğollar'ın Anadolu işgali sırasında Selinti, Anadolu Selçuklu Devleti'nin Konya ve bağlı bölgeleri sınırları içinde yer almaktaydı.

Anadolu beylikleri döneminde 1335 yılından itibaren Antalya ve civarı Teke Beyliği'nde kalırken Alanya, Selinti ve doğusu ile Kuzey yöreleri merkezi Konya olan Karamanoğulları hakimiyetine girmiştir.

Osmanlı Döneminde Fatih Sultan Mehmet'in Deniz Kuvvetleri Komutanı (Kaptan'ı Derya) Gedik Ahmet Paşa, 1470 yılında Alanya'yı, 1472 yılında ise Selinti, Anamur ve Silifke yöresini Karamanoğlu Beyliği'nden alınarak Osmanlı hakimiyetine dahil etmiştir. Ünlü gezgin Evliya Çelebi meşhur Seyahatname'sinin 126. sayfasında "18. yüzyıl'da Selinti kazası, İçel (Mersin) sınırları içerisinde Silifke Sancağı'na bağlı 26 köyü olan ve yıllık 80 akçe vergi veren bir kazadır. Deniz kenarında bakımlı cami ve evler ile yemyeşil dağlara sahiptir. Kıbrıs'a 70 mil uzaklıkta iskelesi vardır." demektedir.


ANTALYA - Gündoğmuş, Antalya iline bağlı bir ilçedir. Geçmişi antik çağlara dayanan Gündoğmuş'un bugünkü yeri Romalılar döneminde iskan edilmiş bir yerdir. İlçe sınırları içerisindeki Roma harabeleri, Taşahır Mevkiindeki Kaseyir Şehri harabeleri, Senir Köyü yakınındaki Kese Mevkiindeki Roma Harabeleri en eski harabeler olma özelliğini taşıdığı söylenebilir. Daha sonraki dönemlerde, özellikle Malazgirt Zaferi sonrasında Anadolu'nun Türkleşmesi döneminde, şehir Selçuklular'ın egemenliğinde kalmış ve II. Bayezid döneminde de Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Bir rivayete göre; Konya'nın İksile Köyü'nden çeşitli sebeplerle ayrılan bir ailenin bu bölgeye yerleştiği ve sonralarıda buraya "Eksere" denildiği söylenmektedir. Eksere Köyü 1936'ya kadar Akseki'ye bağlı bir köy iken 1936'da "Gündoğmuş" adıyla ilçe yapılmıştır.

Coğrafi konum; Batı Toros Dağları'nın, Geyik Dağı eteklerine kurulmuş bir ilçedir. Yüzölçümü 1323 km² olup denizden yüksekliği 900 m'dir. Dağlık alanları ormanlarla kaplıdır. Alara Çayı doğu- batı yönünde ilçeyi böler. Akdeniz iklimi'nin hakim olmasına karşın kışın biraz daha karasal iklim özellikleri gösterir. Bu nedenle kışın biraz sert geçer.

Antalya'ya 149 km uzaklıkta olan Gündoğmuş ilçesi, Akseki - Manavgat Karayoluna da 36 km'lik asfalt bir yolla bağlanır.

Ekonomi; İlçede işsizlik oranı çok yüksek düzeyde olup genç işgücü sahil ilçe ve beldelerindeki turizm sektörüne yönelmiş olduğundan ilçe sürekli göç vermektedir. İlçe istihdamında en önemli payı, mevsimlik işçi istihdam eden Orman İşletme Müdürlüğü almaktadır.

İlçede önemli bir sanayi kuruluşu mevcut değildir. Engebeli arazi yapısından dolayı tarım alanlarının sınırlı olması, tarımın teras şeklinde küçük alanlarda yapılmasına neden olmuştur.

Köylerde hayvancılık önemli bir yer tutmaktadır. Arıcılık, merkez dahil ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Köylerde kısmi olarak sebze ve meyve yetiştirilmektedir ancak sadece ihtiyaca yöneliktir. Mevsimlik işçilik yaygın olup halk yazın sahil ilçelere pamuk toplamaya gitmektedir.


ANTALYA - İbradi, Antalya iline bağlı bir ilçedir. İlçenin adının Arapça ''ibrad'' yani "soğuk yer" manasındaki sözcükten geldiği düşünülür. Yöre insanı Yörük'tür. Oğuzların Salur boyundan, Teke Türkmenlerinin çoğunlukla yaşadığı bir bölgedir. Afşar, İğdir ve Selçuklulardan dolayı Kınık boyları da hakimdir. Öz Türkçenin kullanımı çok yaygındır, Akseki - İbradı havzasında konuşulan Öz Türkçe hala kendini korumaktadır. Yöre halkı, Orta Asya'ya ait âdetleri hala korur. Oğlak, keçi, çebiç, teke fazlasıyla tüketilir.

Psidya sınırları içinde yer alan İbradı'nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı'ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü' nün arasında helenistik dönem Erymna Antik Kenti'nin kalıntıları mevcuttur. Kentin nekropolü ise Ormana'yı çevreleyen kayalık sırtlardır.

Yine Ormana'ya 11 km. uzaklıkta Çukurviran Köyü çevresinde Helenistik dönemlere ait kalıntılar görülmektedir. İbradı kervan yolunun Kesikbel mevkiinde bulunan Selçuklu Kervansarayı'ndan geriye sadece temel taşları kalmıştır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatname'sinde ibradı'nın 17. Asırda oldukça mamur ve mühim bir belde olduğunu yazar.

Coğrafya; İlçe doğusunda Beratlı, Trabeza, Kurkur, Çuvallı, Aktepe; batısında Melik, Toka, Geçkar ve Çeçkar, Uluçukur. Kesik; kuzeyinde Zimbit, Obet, Gaydan, Uluçukur, Akpınar, Lök, Pınarcık, Enerli; güneyinde Katara, Karadağ, Akıncı, Kurtgediği dağları ile çevrilmiştir. Gembos ve Gemboğazı ovası İbradı'nın kuzeyinde Dereköy ile Göynem ve İbradı arasındadır. Rakamı 1300 metredir. Dağlardan inen sularla dolar göl halini alır. En kuzey ucu Taşköprü, en güney ucun da Başpayam İbradı belidir. Ortası, Ortapayam ve Erilikli adıyla anılır. Kapladığı arazi aynı bir bademi andırır. Bu ovanın genişliği 2 km. uzunluğu 15 km'dir. Bir diğer ova olan Eynif Ovası Toka, Karadağ ve Cimriği Dağları arasındadır. Genişliği Gembos'a yakındır. Üzümcü Ovası ise Başlar Köyü yakınında olup, İbradı'nın Çukurviran Mahallesi yanındadır. Ekim ve meraya elverişli bir sahadır. Bu üç ovadan ilçede başka küçük çapta ovalar bulunmaktadır.


ANTALYA - Kaş, Antalya ilinin en batısında yer alan turistik ilçe. Kaş'ın etrafında adı bilinen Istlada, Apollonia, İsinda, Kyaenai gibi antik kentler yanında ismi bilinmeyen birçok harabe yeri vardır. Bunlar irili ufaklı antik yerleşimlerdir. Örneğin Tüse Köyü'nün yakınındaki alçak bir tepe üzerinde Tysse adında küçük bir yerleşme bulunur.

Coğrafya; Yüzölçümü 2.231 km²'dir. Batıda Eşen Çayı ile Muğla'nın Fethiye ilçesinden ayrılır. Doğuda Demre kuzeyde ise Elmalı ilçelerine komşudur. Akdeniz'de tam karşısında, 2.100 m mesafede Yunanistan'a bağlı Meis Adası bulunur. Antalya il merkezine 189 km mesafede yer alan Kaş'ın sahil uzunluğu 70 km civarındadır.

Kaş'ta Akdeniz iklimi hüküm sürer. 

Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Deniz seviyesinden 700 m. yüksekliğe kadar Akdeniz iklimi etkisi görülür. Yüksek kesimler ise karasal iklim etkisindedir. Kaş Kasabası yazın Akdeniz sahillerimizin gündüzleri en serin yeridir. Ayrıca yazın nem oranı açısından Akdeniz kıyı şeridinin en düşük değerlerine sahiptir. Kışın ise hava sıcaklığının 0'ın altına hiç düşmediği Türkiye'deki tek merkezdir.

Ekonomi; Kaş halkı geçimini yaz aylarında turizm amaçlı pansiyon, otel, ve motel işletmeciliği yaparak sağlamaktadır. İlçe halkının çoğunun yayla köylerinde toprakları mevcuttur. Ova ve yaylalarda yurdumuzun önemli yaş sebze, meyve ve çiçek üretimi yapılmaktadır. Kış aylarında da üretim seralarda yapılarak içte ve dışta pazarlanmaktadır. Yine yüksek ve dağlık yerlerde elma üretiminde önemli bir tarım girdisidir. Aynı zamanda balıkçılık da önde gelen geçim kaynaklarındandır.


ANTALYA - Kemer, Akdeniz kıyısında, Antalya'ya 40 kilometre uzaklıkta olan bir ilçesidir. 1980'li yılların başına kadar küçük bir köy iken son 20 sene içinde açılan tesislerle Türk turizminin en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Önce köy sonra kasaba olduktan sonra 13 Eylül 1991 yılında da ilçe statüsünü kazanmıştır.

Batı Toros Dağları'nın eteklerinde ve 52 kilometre kıyı şeridi boyunca uzanan Kemer ilçesi, Türkiye'nin en önemli turizm merkezlerinden biridir. Bugün Kemer'in bulunduğu yerde, 1910'lu yıllarda Eski Köy adı ile bilinen ve dağlardan gelen seller sonucu göl ve bataklıklardan oluşan bir yerleşim yeri vardı. Eski Köy halkı, kendilerini bu sellerden korumak için, dağların eteklerinde 23 kilometre uzunluğunda bir taş duvar ördüler. Sonraları, bu duvar nedeniyle köylerine Kemer diyeceklerdir.

Kemer in en eski tarihi MÖ 690 yılına dayanmaktadır. 

Phaselis antik kentinin kuruluşu bu tarihe dayanmaktadır. 1960'lı yıllara kadar karayolu olmadığı için, ulaşımı sadece deniz yolundan sağlanan Kemer, 1980 sonrasında uygulanan Güney Antalya Turizm Projesi kapsamında yol ve diğer altyapı değerlerine kavuşarak hızla gelişmiş ve bugün Türkiye'nin en gözde turizm merkezlerinden birine dönüşmüştür. Kemer ilçesi ile Kiriş, Tekirova, Çamyuva, Arslanbucak, Kuzdere, Beycik, Göynük, Beldibi, Çıralı gibi yerleşim yerleri, Antalya turizminden son derece önemli bir yer tutar.

Kemer'in başta gelen çekiciliklerinden birisi doğal güzelliğidir. Deniz, orman ve dağlar bir noktada birleşmektedir. Denizin berraklığı, ormanın yeşilliği, deniz dalgalarının çam ağaçlarına kadar uzanması ve çam ağaçlarının plajlarda gölgelik olarak kullanılması oldukça cazip gelmektedir. Beldibi mevkiinden başlayarak Tekirova’ya kadar olan tüm kıyı tamamen doğal plajdır. Girintili çıkıntılı kıyılarında birçok koy ve küçük doğal limanlar bulunur. Kemer merkezinde bulunan plajlar Belediye plajı, yat limanı yanında bulunan Ayışığı Plajı'dır. Antik kentin hala ayakta durduğu ve millî park olan Phaselis plajı gibi yerlerde rahatlıkla denize girmek mümkündür. Konaklama tesislerinin havuz ve plajlarından da ücret karşılığı yararlanmak mümkündür. Kemer’den yakınında bulunan Olympos ve Phaselis antik kentlerine ulaşmak mümkündür. Son yıllarda Söğüt Cuması, Altınyaka, Dereköy gibi yüksek yerlere safari turları da oldukça ilgi çekmektedir.

Ayrıca yöredeki diğer çekiciliklerde mağaralardır. Bu mağaralar: Beldibi mağarası Antalya’nın 27 km güney batısında denizin kıyısındadır. Tarih öncesi kalıntılar da bulunmaktadır. Bir diğer görülmeye değer mağara ise Molla deliğidir. Kemer'in batısında yükselen Tahtalı Dağı’nın doğu yamacında yer alır. Bu mağaraya ancak Kemer–Kumluca karayolu üzerinde bulunan Aşağı Kuzdere veya Tekirova köylerinden yaya olarak ulaşmak mümkündür. Her iki mahalleden de 3–4 saat yürümek gerekir.

Kemer, 320 yat kapasiteli modern marinasıyla yat turizminde de önemli bir yer teşkil eder. Marina ve 52 km'lik sahil şeridi Avrupa Çevre Eğitim Vakfı (FEEK)'in belirlediği kriterleri sağlayarak Mavi Bayrak almaya hak kazanmıştır.

Kemer bölgesi turistik dönem boyunca birçok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Phaselis Sanat Etkinlikleri, Kemer Off-Shore Yarışları, Dünya Ralli Şampiyonası Türkiye ayağı (WRC Rally of Turkey), Kemer Karnavalı gibi değişik etkinlikler ve ünlü gece kulüpleriyle sezon boyunca bölgenin sosyal ve turistik hayatına büyük katkılarda bulunmaktadır.


ANTALYA - Kepez Antalya'nın ana merkezinde bulunan 5 merkez ilçeden birisidir. Güney sınırı halk arasında Çevre Yolu olarak bilinen Gazi Bulvarı ve Çakırlar yolu ile başlamakta olup kuzey il sınırına kadar devam eder. 2016 nüfus verilerine göre Kepez'de 508.123 kişi yaşamaktadır. 60 mahallesi 7 köyü vardır.

Varsak belediyesi sınırlarında bulunan Düden Şelalesi yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrar. Şehir merkezi'ne ulaşımı sağlayan hafif raylı sistemi de mevcuttur.

Antalya Büyükşehir Belediyesi Şehirlerarası Otobüs Terminali Kepez'de bulunmaktadır. İlçede hayvanat bahçesi ile piknik ve mesire alanı bulunmaktadır. İlçede bulunan Ahatlı Vakıf Çiftliği ve Zeytinliği, şehir içindeki en büyük yeşil alanı olmasına karşın resmi olarak halka açık değildir. Antalya'nın Masadağı ve Kepezüstü bölgelerinden kent manzarası izlenebilmektedir. Kepezüstü'nde Buca'dan sonra Türkiye'nin en büyük ikinci Atatürk maskı bulunmaktadır.

İlçede Yeşil Antalya Sanayi Sitesi, Pamuklu Dokuma, Ferrokrom, Çimento Fabrikaları ve Kepez Hidro Elektrik Santrali bulunur. Arazi yapısı güneye gidildikçe düzleşir. Kuzeybatıda Döşemealtı, güneybatıda Konyaaltı, güneyde Muratpaşa, doğuda Aksu ilçeleri yer alır.

Kepez ilçesine ulaşım kuzey-güney istikametli 75.Yıl Bulvarı, Dumlupınar Bulvarı, Namık kemal Bulvarı, Yıldırım Beyazıt Caddesi, Yeşilırmak Caddesi ve Yeni Hal Yolu ve devamındaki Kırçiçeği Caddesi ile sağlanmaktadır. İlçenin güney sınırını oluşturan Gazi Bulvarı ve devamındaki Hürriyet Caddesi ile ilçenin doğu sınırını oluşturan Havalimanı Yolu (Serik Caddesi) Kepez ilçesinin trafik yükünü kaldırmaktadır. Bunun yanında ilçe içerisindeki Antalya Bulvarı, Sakarya Bulvarı, Barış Manço Bulvarı, Süleyman Demirel Bulvarı, Muammer Aksoy Caddesi ve Altınova Antalya Caddesi Antalya'nın ana ulaşım aksları arasında yer almakta ve Kepez'e bağlı semt ve mahalleleri birbirine ve şehir merkezine bağlamaktadır.


ANTALYA - Konyaaltı, Antalya'nın batı ucunda yer alan bir semt ve aynı ada sahip plajın bulunduğu ilçedir. 10 köy ve 29 mahallesi vardır.Çakırlar Yolu ile Kepez'e, Dumlupınar Bulvarı ile de Muratpaşa'ya komşu'dur.

Bugün Konyaaltı olarak adlandırılan bölgenin, 20. yüzyıl sonlarına kadar, Antalya'nın falezler üzerinde yer almasından dolayı "Koyaltı" biçiminde anıldığı ve halk dilinde zamanla Konyaaltı'na dönüştüğü belirtilmektedir.

Konyaaltı, Anadolu Uygarlıkları yerleşim haritasına göre, Likya sınırları içinde yer almaktadır. Likya, Pamphilya ile sınırdır. MÖ 30 yıl öncesine kadar uzandığı bilinen Likya uygarlığının, Konyaaltı bölgesinde yer alan kentinin adı ise Olbia'dır.

Antalya'nın limanı Konyaaltı'nda bulunmaktadır. Ayrıca Konyaaltı Antalya Havalimanı'na yaklaşık 20 km uzaklıktadır. Konyaaltı'nda çok fazla doğal yerler bulunmaktadır. Antalya beydağlarının bir kısmı, çaylar (Boğaçayı ve Çandır Çayı), koylar ve çok sayıda piknik alanları da mevcuttur.


ANTALYA - Korkuteli, Antalya'nın kuzey batısında ve Antalya'ya 60 kilometre uzaklıkta bir ilçedir. Korkuteli ilçesinin temelini teşkil eden Aladdin mahallesi ilçenin ilk yerleşim merkezidir. Korkuteli ilçesi Antalya iline bağlı Akdeniz bölgesi ilçelerindendir. Doğusunda Antalya merkez ilçesi, batısında Muğla Fethiye ilçesi ve Burdur, Gölhisar ve Çavdır ilçeleri, güneyde Kumluca ve Elmalı ilçeleri ve kuzeyde Burdur, Bucak ve Tefenni ilçeleri ile çevrili bulunmaktadır.

Yüzölçümü 2471 km²'dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1020 metre olup 1/4 oranında Akdeniz iklimi, 3/4 oranında göller bölgesi karasal iklim hüküm sürer. Soğuk hava göller bölgesinden, sıcak hava Akdeniz bölgesinden intikal etmektedir. Yılın dört mevsimi bariz olarak görülen ilçede hava sıcaklığı ortalaması kış aylarında genel olarak -5 °C ve yaz aylarında +25 °C olmaktadır.

Torosların başlangıcını teşkil eden Bey Dağları'nın Akdeniz'e bakan yüzünün arka kısmında oluşan düzlüklerin ve tepeciklerin hakim olduğu bir arazi yapısı mevcuttur. Doğal yapı olarak Bey Dağları'nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise tarım alanı olarak kullanılmaktadır.

Doğal yapı olarak Bey Dağları`nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise; tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Korkuteli ilçesinin 101.465 hektarı tarım alanı, 5800 hektarı çayır-mera, 100.339 hektarı orman ve fundalık, 351 hektarı su yüzeyi, 40.313 hektarı tarım dışı ve meskun sahalardan oluşmaktadır. Tarım alanının 116 hektarı orman sahası içerisinde bulunmaktadır.

Ayrıca burada osmanlı şehzadesi Sultan Korkut (Korkud) eğitim görmüştür ve lalalığını burada yapmıştır. Bu yüzden Korkut`un ili anlamındaki Korkuteli ismi şehrin adı olmuştur.

Tarih: Korkuteli’nin eski adı kaynaklarda İsinda olarak belirtilmektedir. Pisidya bölgesinde yer alan İsinda şehrinin, bugünkü Korkuteli ilçesinin 8 km güney doğusundaki Yazır köyü sınırları dahilinde olduğu kabul edilmektedir. Tekeoğulları ve Osmanlının ilk döneminde Korkuteli’nin adı, Roma dönemindeki İsinda ifadesinden değiştirilerek, "İstanoz" şeklinde söylenmiştir. Türklerin bu tanımlamayı 1915’e kadar sürdürdükleri, aynı tarihte alınan bir kararla, Şehzade Korkut’un anısını yaşatabilmek için “Korkuteli” şekliyle yeniden düzenledikleri görülmektedir


ANTALYA - Kumluca, Antalya iline bağlı bir ilçedir. Kumluca'nın ilk yerleşimi ilçenin merkezinin 5 km kadar doğusunda, tepelerin eteklerinde Sarı Kavak adıyla 1830 yıllarında kurulmuştur. Elmalı'dan ayrılan Finike ile Antalya'ya bağlı Iğdırmağardıç Bucağı Kumluca ve Kemer diye ikiye ayrılarak, Kemer Antalya'ya, Kumluca'da Finike'ye bağlanmıştır. Bu sırada Sarıkavak, Iğdırmağardıç Bucağının bir mahallesidir. Bu günkü Kuzca Köyü ise o zaman ayrı bir bucak idi. 1924 yılında Kuzca Bucağının merkezi Gödene'ye (Altınyaka) alınmış ve zamanla göçebe halkın yerleşerek kalabalık bir merkez haline getirdiği bugünkü ilçe merkezinin bulunduğu yerde kumluca bucağı kurulmuştur. Kumluca bucağı sonraları daha da büyümüş, 7033 sayılı kanunla 1958'de Finike'den ayrılarak ilçe olmuştur.

Henüz bugünkü ilçe merkezinde hiç, yerleşme yokken, Sarıkavak'tan bir köylü Cavur deresinin batı kıyısında kumluk ve fundalık bir arazi olan şimdiki şehir merkezinin bulunduğu yere karpuz ekmiş. Kumsal ve verimli arazide karpuzlar oldukça iri olmuş. Yetişen karpuzları yetiştiricisi köylere götürüp satarken, köylüler bu karpuzları nerede yetiştirdiğini sormuşlar. O da "derenin kıyısındaki kumluca yerde" diye cevap vermiş. Bu köylünün meşhur karpuzlarının methi, karpuzların yetiştiği yerin adının zamanla "Kumluca" olmasına neden olmuştur.

Kumluca İlçesi, Batı Akdeniz bölümünün, Antalya Körfezi'nin batı kısmındaki Teke Yarımadası diye adlandırılan Antalya Körfezi ile Fethiye Körfezi hizasında Akdeniz'e doğru uzanan uzantı üzerinde ve Antalya'ya 90 km uzaklıktadır. İlçenin yüzölçümü 1253 km²'dir. İlçenin güneyinde Akdeniz, batısında Finike ilçesi, batı ve kuzeybatı yönünde Elmalı ilçesi bulunmaktadır.

İlçe üç tarafı dağlarla çevrili, denizden kuzeye doğru uzanarak tatlık mevkiinde son bulan verimli bir ova üzerinde yer almaktadır. Bu ovanın doğuya doğru uzantısı üzerinde Mavikent beldesi bulunmaktadır. Ova üzerinde Mavikent'ten başka altı köy daha vardır. İlçenin kuzeyindeki dağlar gittikçe yükselerek Beydağları'na kadar uzanan engebeli bir arazi oluşturmuştur.

İlçe'de akdeniz iklimi hakimdir. Yazları hava sıcaklığı 48 dereceyi bile bulabilmektedir. Kışları yoğun yağış alır, kar yağışına rastlanmaz. Kışları sert rüzgarlar görülmektedir.

İlçede; Olympos, Corydella, Rhodiapolis, İdebessiois, Gagae gibi önemli antik kentler bulunmaktadır. Özellikle, Olympos çok fazla yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. 1991 yılında bu antik şehirde yapılan çalışmalar ve ortaya çıkarılan tarihi eserler, buranın tarihi ve turistik değerini daha da artırmıştır.

İlçenin sahil şeridi 30 km.'dir. Bu sahil şeridinde Çavuşköy Kasabası'ndaki Adrasan koyu ile Olympos koyu; otel, motel, pansiyon ve restoranları ile yerli ve yabancı turistlere hizmet vermektedir. Mavikent Kasabası Karaöz Koyu'nda ise, tatil siteleri bulunmaktadır. Mavikent beldesi ile Finike ilçe sınırı arasındaki sahil şeridi, şu anda sadece yöre halkı tarafından inşa edilmiş ahşap evler (obalar) ile iskan edilmiştir. Ancak, Mavikent ve Beykonak sahillerinde tatil siteleri inşaatları yapımı da devam etmektedir. Ayrıca yayla turizmi olarak yerli ve yabancı turistler için yaylalara turlar düzenlenir.


ANTALYA - Manavgat, 2283 km²'lik yüzölçümüyle Antalya ilinin en büyük 2. ilçesidir. Manavgat Şelalesi, Türkiye'nin en düzenli akan akarsuyu Manavgat Irmağı kadirindedir. İlçe nüfusu 208.500 (2014 sayımı) . İlçe merkezinin 2008 nüfusu 77.321, 2012 nüfusu ise 95.000'dir.

Notitia'larda piskoposluk makâmı olan Manaua 6. yy'dan itibaren zikredilmiş, son olarak 1199 yılında Manavğat (Ermenice) biçimiyle görüldü, Osmanlı devrinde de idâri birim olarak kaldı. Günümüzdeki ilçe merkezi, Manavgat ırmağının karşılıklı yakalarında bulunan Pazarcı ve Düşenbe köylerinin birleşmesiyle oluşturulmuştur.[5] Side (Selimiye Köyü) ve Selge (Altınkaya Köyü) antik kentlerinin MÖ 6. yüzyılda kuruldukları sanılmaktadır. Manavgat 1220 yılında Selçuklu, 1472 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresine geçmiştir. Sultan Alaattin Keykubat ise 1221'de fethettiği şehre Alaiyye ismini koyarak Manav Türkleri ile Alaaddin'in kader birliğini sonsuza kadar kayıt altına almıştır.

Manavgat'ın kuzeyi Toros Dağları ile çevrilidir. Sahil şeridi plajları ve eşsiz kumsallarla kaplıdır. Denizden iç bölgelere gidildikçe ekilebilen düz ovaların yanında engebeli bir arazi yapısı gözlenir. Toros Dağları arasında gizlenen Eynif Ovası ünlüdür. Toros Dağları üzerinde yörüklerin konakladığı yaylalar vardır. İlçenin Doğuda sınırını oluşturan Alara Çayı, Karpuz Çayı ve ilçe merkezinden Manavgat Nehri ile üzerindeki Manavgat Şelalesi Türkiye'de olduğu kadar dünyaca da ünlüdür.

İlçe sınırlarında Manavgat Nehri üzerinde Oymapınar Barajı ve Manavgat Barajı adında iki tane hidroelektrik santrali vardır. Nehir üzerinde ikisi yaya üçüde araç trafiğine açık 5 köprü vardır.

Manavgat'ın iklimi Akdeniz iklimi'dir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Don olayı tüm yıl boyunca ancak birkaç gün görülmektedir. Bazı yıllarda ise hiç don olmadığı gözlenmiştir.

Sahil şeridinden itibaren, Toroslar'a kadar uzanan alan, tamamen ziraat alanıdır. Değişik bitkiler, meyveler ve ağaçlarla kaplıdır. Tarım arazilerinden sonra Toroslar'a çıkıldıkça maki ve orman alanları başlar. Toros dağları ise tamamen çalı ve maki türü bitkilerle kaplıdır. Maki türü bitkiler genelde mersin, çilek, geven ve kara dikendir. Torosların güneyinde alçak kısımlarda kızıl çam yer almaktadır. Yükseklere çıkıldıkça kızılçam'ın yerini kara çam, ladin, sedir ve ardıç almaktadır. Akarsu vadilerinde ise söğüt ve çınar yaygındır.

Yazları oldukça sıcak geçer ve 45 dereceyi geçtiği görülür.

Ekonomi; İlçenin doğal yapısı kısmen tarıma uygun olup bu bölgelerde tarım gelişmiştir. Geri kalan bölgeler olan orman ve fundalık alanlar ve hayvancılığın geliştiği köyler olarak ayrılır. İlçe köylerinde büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanında hububat, susam, karpuz yetiştiriciliği ve özellikle son yıllarda zeytinciliğin giderek önem kazanmaktadır. Orman ürünleri işçiliği ve mevsimlik tarım işçiliği başlıca kazanç yolları olup sınırlı tarım arazilerinde hububat yanında son yıllarda kekik, kiraz ve ceviz gibi meyve yetiştiriciliği yapılmaya başlanmıştır.

Son yıllarda pamuk üretimi azalmakta narenciye, açık alan ve örtü altı sebze yetiştiriciliğinde artma görülmektedir. İlçede sanayi gelişmemiştir. Ancak tarıma dayalı olarak pek çok fabrika bulunmaktadır. Bunlar dışında bölgenin doğal getirisi olarak turizm ilçenin en önemli gelir kaynaklarındandır.

Turizm; İlçeye her yıl binlerce turist gelir. Turizm ilçenin en çok istihdam yaratan iş koludur. 64 kilometrelik sahil şeridi ve Manavgat Şelalesi, özel çevre koruma alanları, tatil köyleri ile ilçede turizm oldukça gelişmiştir.


ANTALYA - Muratpaşa, Antalya'nın ilçelerinden biridir. 64 mahallesi vardır. İlçe sınırları içinde belde, köy, oba, mezra gibi yerleşim yerleri yoktur. İlçe kuzeyde Kepez, doğuda Aksu ve batıda ise Konyaaltı ilçelerine komşudur. Muratpaşa 1993 yılında Kepez ve Konyaaltı ile birlikte Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı bir belde belediyesi olarak kurulmuş, 2008 yılında ise ilçe statüsü almıştır. İlçe 30-31 derece boylamlar ve 36-37 derece enlemler arasında yer almakta olup ilçede toplam olarak 20 km sahil kıyı şeridi bulunmaktadır.

Antalya'nın ilk kent yerleşimi olan, bugün Kaleiçi olarak adlandırılan semt yine ilçe sınırları içerisindedir. İlçede birçok önemli tarihsel eser bulunmaktadır. Bir kısmı restore edilmiş olan Kaleiçi evleri ve Balbey Mahallesi evleri Antalyalıların "Üç Kapılar" olarak adlandırdıkları Roma İmparatoru Hadrianus'un 130 yılında Antalya'ya gelmesi şerefine inşa edilen Hadrianus Kapısı, XIII. yüzyıldan bu yana Antalya'nın sembolü olmuş Yivli Minare, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1570 yılında inşa edilmiş Muratpaşa Camii, Kaleiçi'nde bulunan 1250 yılıyla tarihlenen Selçuklu mimari üslubunun güzel bir örneği olan Karatay Medresesi bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bunun yanında ilçenin farklı noktalarında çeşitli sanatçılar tarafından yapılmış olan birçok heykel çalışması dikkat çekmektedir.

Tarihçe; Muratpaşa ilçesinin tarihi, ilçenin Antalya metropol bölgesinin en eski yerleşim yeri olması dolayısıyla Antalya kent tarihine paraleldir.

Helenistik dönemde Bergama Kralı II. Attalos (M.Ö. 159-138), bölgenin stratejik dönemini dikkate alarak buraya bir Liman - şehir kurdurmuştur. Kent, kurucusunun adından dolayı "Ataleia" olarak anılmıştır. Arap kaynaklarında şehrin adı "Antaliye", Türk kaynaklarında ise "Adalya" olarak geçmektedir. Yerleşme, 20. yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak "Antalya" olarak adlandırılmıştır. Bergama Krallığının sona ermesiyle (M.Ö. 133) bi süre bağımsız kalan kent, daha sonra korsanların eline geçmiştir. M.Ö 77’de Komutan Servilius Isauricus tarafından Roma topraklarına katılmıştır. M.Ö. 67’de Pompeius’un donanmasına üs olmuştur. M.S. 130’da Hadrianus’un Attaleia’yı ziyaret etmesi şehrin gelişmesini sağlamıştır. Modern şehir, antik yerleşmenin üzerine kurulduğundan, Antalya’da antik çağ kalıntılarına çok az rastlanmaktadır. Görülebilen kalıntıların ilki, eski liman olarak nitelenen liman mendireğinin bir kısmı ve limanı çevreleyen surdur. Antalya Şehir Surları Helenistik dönemde surlar, tiyatro plânlı şehrin etrafını çeviriyordu.

Bizanslılar döneminde ikinci bir sur ve hendekle takviye edilmiştir.

Antalya’nın ilk surlarının II. Attalos zamanında yapıldığı bilinmektedir. M.S. 130 yılında Roma imparatoru Hadrianus, Antalya seferi sırasında “Hadrianus Kapısı”nı yaptırmış, surların doğu bölümünü de onarttırmıştır. Antalya, M.S. 395 yılından itibaren Bizans döneminde, özellikle Akdeniz ticareti açısından işlek bir liman olmuştur. VII.yüzyıldan başlayarak Arap akınlarına uğrayan şehir, 860 yılında Abbasi halifesi Mütevekkil’in kumandanı Fazıl bin Karin tarafından kısa bir süre zapt edilmiştir.

Bizans imparatoru VI. Leon ve oğlu Konstantin Porphrogenetos döneminde (M.S. 912-914) surların yeniden onarıldığı bilinmektedir. Bu dönemde surlar, ikinci bir sur ve sur dışında bir hendekle kuşatılmıştır.

Eski Antalya kenti, birisi deniz ve birisi de karadan olmak üzere at nalı şeklinde iki surla korunmaktaydı. Ayrıca şehir içi yerleşim merkezlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardı. Dış surlarda çok sayıda ve elli adım aralıklarla kuleler bulunuyordu. Antalya surlarının geçmişi antik çağlara kadar uzanır. Genellikle Helen devri temelleri üzerine Romalılar tarafından yapılmış olup Selçuklular devrinde genişletilmiş ya da onarılmıştır. Duvarlarda çok sayıda antik özellik taşıyan taş bloklar kullanılmıştır. XIX.Yüzyılın sonlarına kadar neredeyse tamamı korunmuş haldeydi.

Günümüzde sadece kent içindeki bazı burçlar, Hadrianus kapısı, Saat Kulesi, Hıdırlık Kulesi ve bazı duvar kalıntıları varlığını korumaktadır.

İsminin kökeni; Muratpaşa ilçesi adını ilçe içerisindeki Kızılsaray Mahallesi sınırları içerisinde yer alan, aynı zamanda ilçenin en eski yerleşim yerleri arasında bulunan Tahılpazarı mahallesi, Balbey mahallesi, Muratpaşa mahallesi gibi mahallelerin de ortasında bulunan Muratpaşa Camii'nden (yapılış tarihi 1570) alır. Camii ise adını yapının banisi Karaman Beyi Murat Paşa'dan almıştır.

Ulaşım; İlçe sınırları içerisinde işleyen iki adet tramvay hattı bulunmaktadır. Bunlardan biri batı - doğu istikametinde sırayla Müze-Barbaros-Meslek Lisesi-Selekler-Kalekapısı-Üçkapılar-Belediye-Işıklar-Zerdalilik duraklarından oluşurken diğeri ise güneydoğu-kuzeybatı istikametinde sırayla Meydan - Burhanettin Onat - Doğu Garajı - İsmetpaşa - Muratpaşa - Şarampol - Sigorta - Emniyet - Çallı-Dokuma - Pil Fabrikası - Otogar - Vakıf Çiftliği - Ferrokrom - Kepezaltı - Fatih duraklarından oluşmaktadır. Bu duraklardan Dokuma durağı ve sonrası Kepez ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır.


ANTALYA - Serik, Türkiye Cumhuriyeti'nin Akdeniz Bölgesi'ne bağlı Antalya ili'nin bir ilçesidir. Antalya ilinin orta kesiminde bulunan ilçe, Antalya ilinin önemli bir turizm merkezidir. İlçenin yaz mevsimlerinde turizm ile artan nüfusu, kış mevsimlerinde öğrencilerin ilçeden ayrılmasıyla oldukça düşer. Antalya ilinin yaklaşık 40 km. doğusunda bulunan ilçe merkezi, kıyıdan 7 km. içeridedir.

Coğrafi durumu: Serik ilçe merkezi, Antalya'nın 38 km doğusundadır. Akdeniz'de 22 km kıyı şeridine sahip olan ilçe, merkezi 8 km içeride, denizden 26 m yüksekliktedir. Kısmen dalgalı ovalık bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçenin yüzölçümü 1.550 km²'dir. Bunun 45.360 hektarı tarım arazisi, 65.764 hektarı da orman arazisidir. Serik, Antalya Ovası'nın doğuya doğru uzanan bir parçasını teşkil eder. Serik ilçesi batıda Antalya merkeze bağlı Aksu ilçesi, doğuda Manavgat ilçesi, kuzeyde Burdur'un Bucak ilçesi ile Isparta'nın Sütçüler ilçesi, güneyde ise Akdeniz ile çevrilidir.

Dağlık kesimlerinde hayvancılık, ormancılık, ova kesimlerinde de ziraatçılık özellikle turfanda sebzecilik yapılmaktadır. Ticari hayatı Antalya şehir merkezine bağlıdır. İlçenin kuzeyinde batı Toros Dağları yükselmeye başlar.

İlçede Akdeniz iklimi hakimdir. Yazlar kurak ve sıcak, kışlar ılık ve yağışlı geçer (tabii bazen değişebilir). Bu iklimin sonucu olarak doğal bitki örtüsü de makilerdir. Bölgenin en önemli akarsuları, Köprüçay ve Aksu Çayı dır.

Serik'te ilk yerleşim yeri, M.S. 2. yüzyılda Bergama Krallığı'na bağlı olarak bugünkü Yanköy Köyü yakınlarında bulunan Sillyon (Koçhisar tepesinde) da ve Belkıs Köyü'nde Aspendos olarak iki yerde kurulmuştur.

Osmanlı maliye ve tapu kayıtlarında serikli, Süleymancı cemaat ya da aşiret boyunun yerleştiği ve ismini verdiği ilçe. Serik, Seriklü konar göçer yörükan taifesinin Anadolu'daki diğer yerleşim alanları: Kayseriyye, Kırşehri, Beğşehri, İçel ve Aydın sancakları.

Batı Trakya Türkleri Balkan Savaşı sırasında muhacir olarak, Girit Savaşı sırasında ise, Girit Türkleri Serik'e gelip yerleşmişlerdir.

Turizm; 22 kilometrelik kıyı şeridine sahip olan ilçenin turistik yerlerin başında kıyı kesimindeki Belek gelmektedir. Bu belde son dönemlerde gerek ülke genelinde, gerekse dünya çapında turizm açısından sayılı yerlerdendir. Özellikle çağdaş tesisleri ve golfle anılan lüks tatil köyleri ile ünlüdür. Yılda 3 milyon turistin uğradığı Belek'te 50'den fazla 5 yıldızlı otel bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Belek kumsalının uzantısında Boğazkent de yazlıkları ve turistik tesisleriyle önem kazanmaktadır.

Deniz turizmi dışında Serik'in dünyaca bilinen tarihi ve turistik ören yerleri olarak, Aspendos ve Sillyon gibi yerler sayılabilir. Bunlar dışında turizme kazandırılması için çalışmalar sürdürülen Akbaş Köyü'ndeki Zeytinlitaş Mağarası da ilçe turizmi için önemlidir.

Ayrıca, Gebiz bucağına bağlı Akçapınar mahallesinde bulunan Uçansu Şelalesi önemli bir doğa harikasıdır. İlçede Köprülü Kanyon ve Toros Dağları'nın uzantıları da mevcuttur.

Ekonomi; İlçenin çalışma hayatı mevsimlere göre değişiklik göstermektedir. Özellikle yaz aylarında turizm sektöründeki canlılık ilçenin gelir kaynaklarındandır. Kışın ise nüfusun büyük çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır. Bunun dışında ilçenin ekonomisinin büyük bir bölümü turizme ve tarıma dayalı olup, halkın %90'ı turizmle ve tarımla uğraşmaktadır. Tarımsal faaliyetler için ihtiyaç duyulan insan gücünün bir kısmı kendi bölgesinden, bir kısmı da çevre il ve ilçelerden karşılanmaktadır. Özellikle otomotiv galerileri Antalya piyasasını belirlemektedir.

Antalya ilçeleri firma faaliyet dizini; Antalya Online

Yorumlar